GÜZEL SÖZLERDEN SEÇMELER

GÜZEL SÖZLERDEN ÖRNEKLER

Herkesi kör, âlemi sersem sanmak da bir saadettir.(Cenâb Şehâbeddîn)
Her mutluluk ıstırapla satın alınır. (Manzoni)
Mesut olup olmadığını düşünmemek saadettir. (Peyami Safa)
Mutluluk varacağınız bir istasyon değil, bir yolculuk, bir yolculuk şeklidir. (Montesquieu)
Aç gözlüyü minnettâr edemezsin: doymaz ki…(Cenâb Şehâbeddîn)
Aç mideye kuru söz vız gelir. (Daniel Defoe)
Uluslar öder suçunu ergeç / Alçak yöneticilerinin.(Fazıl Hüsnü Dağlarca)
Kılıçla oynayanın ölümü kılıçtan olur. (J. Konrad)
Çifte kılıç kına girmez. (Kâşgarlı Mahmûd)
Kılıçların vereceği karar daima kanlı olur. (Kleist)
Kılıcı kınından çekenin endi de kılıç altında can verir. (Dostoyevski)
Cennet’in de, cehennemin de anahtarı kılıçtır.(Hz. Muhammed)
Her Ali “Hayder” değil, her seyfe denmez “Zülfekar”. (Keçecizade İzzet Molla)
Savaş gününde kınından çıkmayan kılıç ne işe yarar? (Şeyh Sa’dî)
Düşmana bir adım daha yaklaşmak kılıcın kısalığını ortadan kaldırır.(Lessing)

MUSTAFA KEMAL İŞTE BU

——————————————————————————–
From: muzaffer_cakil@hotmail.com
Subject: FW: Mustafa KEMAL iste bu….
Date: Tue, 13 Jan 2009 14:54:49 +0200

0′ BUDUR……

Anlamayanlara….

Biz, O’nu mısır tarlasında karga kovalamasıyla
değil, topraklarımız üzerinden leş kargalarını
kovalamasıyla;

Biz, O’nu “Fikriye”siyle degil, emperyalizmin
ezmeye çalıştığı tüm uluslara örnek olan
fikirleriyle;

Biz, O’nu kendisini çaresiz hisseden birisi olarak
değil, tüm gücünü Milli Mücadele döneminde kuzeyinden
güneyine, doğusundan batısına tek yumruk olan ulusundan
alan yüceler yücesi yüreğiyle;

Biz, O’nu içki masasından kalkmayan bir
“ayyaş” olarak değil, üzerinde güneş batmayan
topraklara hükmedenlerle oturduğu masaya yumruğunu vurup
Sevr’i parçalayarak suratlarına fırlatan
kararlılığıyla;

Biz, O’nu küçük yasta hocasına beslediği kini
ileride devlet yönetimine karıştıracak denli
“sığ” bir lider olarak değil; tüm dünyanın
takdir ettiği ilerici görüşlerini silah yapıp bir
ulusun makus talihine meydan okuyan büyük devrimci
kişiliğiyle;

Biz, O’nu kimseleri ilgilendirmeyecek “özel
hayati”ni “insan yani” olarak sunma
şaklabanlığı ile değil; ornegin 1936’da
Yalova’daki köşkü bir ağacın kesilmesini önlemek
için rayların üzerinde 4.80 metre kaydıracak kadar dahi
ve insan yani ile;

Biz, O’nu “Mustafa” olarak değil, bazı
canlara inat, canimizin parçası, ruhumuzun ta kendisi
Mustafa Kemal Atatürk’ümüz olarak anladık,
anlatıyoruz….!!!

——————————————————————————–
Windows Live™ Photos ile fotoğraflarınızı kolayca paylaşımı. Sürükle bırak

——————————————————————————–
Yeni nesil Windows Live Services’ı ücretsiz edinin. Buraya tıkla!

ATATATÜRK, MUSTAFAYI GÖRSE – Bekir Coşkun

..Atatürk,Mustafa’yı görse..Bekir Coşkun’dan

Gündem

«Önceki Haber 02.11.2008 Pazar – 18:20 Sonraki Haber»

Atatürk Mustafa’yı görse!

Bekir Coşkun’dan arşivlere girecek bir yazı..m
‘Mustafa’ filmi tartışmaları sürerken, Bekir Coşkun’dan konuya iişkin harika bir yazı geldi.
Bakın Coşkun Atatürk ve İsmet Paşa’yı nasıl konuşturdu!

Atatürk ‘Mustafa’yı görse…

DİYELİM ki Atatürk beyaz atının üzerinde çıkageldi, yanında İsmet Paşa, komutanları, yaverler…

Aşağıda Cumhuriyet Bayramı ve herkes “Mustafa”yı seyretmek için kuyruklarda.

Atatürk, İsmet Paşa’nın kulağına eğilerek:

“Şu arkada, elinde bazuka gibi boru olan, topçu neferi midir?..”

İsmet Paşa:

“Hayır Gazi Hazretleri, o Can Dündar, muharrir… Elindeki kamera aleti, hususiyeti sinema çeker…”

“Niye atlarımızın kıçını çekiyor?..”

“Buna ‘insani boyut belgeseli’ diyorlar…”

Ata:

“İlke ve inkılaplar yönü ile de belgesel imal ederler mi bu fikriyatta olanlar?..”

“Sponsor lazım…”

“Sponsor bir nevi milli şuur gibi bir şey midir?..”

İsmet Paşa:

“Hayır Gazi Hazretleri, parayı veren… Parayı kim veriyorsa, şuur o cihette nüks etmektedir…”

Atatürk:

“Pekiiii… Aziz milletimiz sinemaya girip, aziz askerlerimizin cephelerde elde ettikleri muazzam zaferleri vefa hissiyatları içinde mi seyretmekte?..”

İsmet Paşa:

“İnsani yön belgeseli hesabıyla bakmaktadırlar, gece karanlıkta önderimiz ne yapmakta…”

Ata:

“O karanlık gecelerde uykusuz kalıp bir hür vatan yaratma sancılarımın acısını anlamışlar demek ki…”

İsmet Paşa fısıldayarak:

“Hayır, bir oturuşta büyük rakı içtiğiniz, gece karanlıktan korktuğunuz ima edilmekte…”

Atatürk hüzünle:

“Buna asıl aydınlıktan korkan hilafetçiler sevinecekler… Onlar hálá dergáhlarında oturuyorlar mı İsmet?…”

İsmet Paşa:

“Hayır Gazi Hazretleri, devletin tepesinde oturuyorlar…”

“Peki, Cumhuriyet Bayramı diye neyi kutlamaktadır bu millet…”

İsmet Paşa:

“Cumhuriyetten geri kalanını…”

Atatürk, atını çevirir:

“Gidelim Paşa…”

TÜRK OLMAK -J.F.Gökçen

Türkiye’nin ABD Seattle Fahri Konsolosu olan Sayın J. F. Gökçen’in “Türk olmak nasıl bir duygudur?” konulu yazısı…

Türk Olmak…

Aslında çok şeydir, Türk olmak.
Türk olmak, Osmanlı’nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.

Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

Türk olmak;
– Kıbrıs’ta,
– Hocali’da,
– Anadolu’da ve Balkanlar’da soykırıma uğrayıp
– karşılığında yapmadığın soykırımla suclanmaktır.

Türk olmak;
– faşist olmaktır,
-vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…
– demokrat ve cağdaş olmaktır,
– vatanına, milletine, tarihine sövüldüğünde…

Türk olmak lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.

Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır,
– ataların bir çok asır önce Viyana’yi kuşattiği için hoş görülmemektir
– Tabii ki – sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığın için.

Türk olmak;
– Selanik’te Pontus Anıtı’nın,
– Viyana’da çiğnenen yeniçeri minberinin ve
– Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.
– Üç kıtadan dönüp,
– bir küçükyarımadada misafir muamelesi görmektir.
– Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

Türk olmak;
– Arabaya koşulan ilk atın vatanında,
– ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta,
-yazının bulunduğu,
– paranın icat edildiği
– her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta,
– kalkınmak icin yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak;

– Truva’dan bu yana,
– Sümer’den bu yana serpilerek gelse de,
– tarihten eski bu topraklarda,
– bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen, – bir haftalık hafiza ile yaşamaktır.
– Doğu Roma’yı da
-Batı Roma’yı da yıkıp,
– yeni Roma olan AB’ye girmeye calışmaktır, Türk olmak.
Türk olmak;
– Mostar’da köprüdür,
– Kerkük’te kaledir,
-İstanbul’da Kızkulesi’dir,
– Anadolu’da buğdaydır,
– Çukurova’da pamuktur,
– Ege’de tütün,
– Karadeniz’de fındık,
– Trakya’da ayçiçeğidir.

Türk olmak;
– Çanakkale’de ölmektir.
– Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir,
– onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.
– Düşmanın ardından rahmet okumak,
– kanlısından helallik almaktır.
– Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.
– Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.
– Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.

Türk olmak;
-harap bir ülkede,
– zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
– tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile,
– paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen,
– yedi düvele meydan okumaktır.

Türk olmak;
– askere davul-zurna ile uğurlanmaktır,
– belki de dönmeyeceğini bilerek.
Türk olmak;
– annenin, şehit oğlunun ardından; ‘Bir oğlum daha olsun, onu da vatan icin göndereceğim.’ demesidir.
– Babanin gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken ‘Vatan sağolsun!’ demesidir.

Türk olmak;
– ‘Türk çayında radyasyon olmaz!’ yalanları ile,
– ‘Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!’ dolanları ile yaşamaktır.

Her hükümetin
– enkaz devraldığı, ama
– asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

Türk olmak;
– ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir.
– Ayni nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır.
– Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.

Türk olmak;
– Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirinevermektir.
– Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak;
– milli maçta ağlamaktır.
– Ayhan Işık’a, Belgin Doruk’a aşık olmaktır.

Türk olmak;
– aşkını ölesiye sevmektir.
– Aşkı icin ölmektir,
-öldürmektir.
– Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir.
Eşkiyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.

Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.

Türk olmak;
– Yunus’u bilmektir,
– Aşık Veysel’i sevmektir.
– Mevlana’yi, Haci Bektaş-i Veli’yi ve Hoca Yesevî’yi
– tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.

Türk olmak;
– saz çaldığında,
– ney üflendiğinde,
– kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,
– yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir,
– bir de Yemen Türküsü’nde…
– Hayatın sana verdiklerine ‘Nasip’,
– vermediklerine ‘Kısmet’demektir.
– Her işin ‘Hayırlısına’inanmaktır ve
– ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.

Türk olmak;
– Asya’da batılı,
– Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir.
Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir.
– Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da,
-silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.

Türk olmak;
– mahalle maçı için ayni saatte,
– on kişi buluşamazken,
– milyon kişinin bir araya gelmesidir.
– Tavla oynarken bile kavga ederken,
– milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

Türk olmak;
– buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken,
– daha ağır buhranda sıraya girerek,
-sorumlusuna en ağır cezayi tek bir cam kırmadansandıkta kesmektir.

Türk olmak;
– en zayif gününde bile dünyaya meydan okumak,
– en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek
– tevekkül göstermektir.

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak;
– Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek,
– her çıkan başak için şükretmektir.

Türk olmak,
medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmektir